4 Aralık 2012 Salı

Rüzgara Karşı İşeme

Garip bi yazı olucak bu eminim. imla kuralları yada noktalama işaretleri...
hiç biri umrumda olmayacak. bunları dikkate bile almıcam. yeni bi akım yeni bi düzen.
kurmaya çalıştığım şey bu aslında tüm sıradanlıkları geride bırakıp yeni şeyler üretmek. hayatın, sistemin ve kuralların monotonluğunu yıkmak. bunu yapan bi dostumun olması beni sevindirdi açıkçası. her şeye karşı gelerek gitti. gittiğini üzülüyorum hemde seviniyorum. garip bi his. bi yanım ona çok kızgın bi yanımda onu anlıyo. içinde bulunduğu durumu özetlicek bi cümle bile var. "Asla rüzgara karşı işeme" bunu yapmayın çünkü yaparsanız üstünüze başınıza bulaşır. bunu yapmanız sizin ya çok salak olduğunuzu yada çok cesur olduğunuzu gösterir. açıkçası Kağan cesur olandı. her şeyi göze alarak gitti. iyi mi yaptı kötü mü yaptı zaman bunu göstericek.

iki şekilde düşünelim bi benim penceremden bide Kağanın penceresinden. bana göre gitmesi ani oldu. ortada bi bok yokken birden gitme fikri onu yiyip bitirdi. bana göre o gitmedi kaçtı. daha vahim olanı bence doğru karar vermekte biraz yetersiz kaldı. gittiği için ona kızmıyorum. gitmeden önce ancak iki dostun yapabileceği şeyler yaptık. iki günde içimdeki bütün öfkeyi ve karamsarlığı, tuğlalara işeyerek metrodakilere küfür ederek ve eğlenerek attım. bi ara kaybenden kulübündeki gibi hissettik kendimizi. o kadar dibe vurmuş hissediyorduk ki prestij içiyoduk. yusufun yerine artık gitmiyorum. çünkü yusufun yeri bende ayrı. yusufun yeri stadyum metronun altındaki dönerci. Kağanla oraya gider öküz gibi yer sonra TUĞLALI KENT'e gider bi güzel eğlenirdik. tüm bunları yazarken bile yaşıyormuş gibi hissediyorum. Kağanın boşluğu şimdiden hissediliyo. sabahları okula girmeden apartmanın orda Kağanı bekliyoruz. velhasıl kelam Kağan bunu okuyosan bitirdikten sonra videoları izle :)


şimdide kağanın penceresinden benim ağzımla duruma bakalım. gitmek istedi çünkü burda yapamıyodu. açıkçası babası ile girdiği otorite mücedelesini kaybetmişti. bi yandan babasını üzmek istemiyordu bi yandanda üzülmek istemiyordu. onu bu dönemde en çok hayatta tutan şüphesiz kız arkadaşıydı. ona olan sevgisi ve aşkı onu hayata bi tokat daha atıcak gücü enerjiyi veriyodu. köyceğizdeki hayatını özlemişti. kendi sözüyle ordaki "küçük arkadaşlarını (büyük insnaları)" özlemişti. pek bakamadım kağanın penceresinden. pencere buğulu bişey görünmüyor. bunu anlamak için Kağan olmak lazım. çünkü o en buğulu pencerelerden bile hayata bakabilicek olgunlukta bi insan. bunun bi mektup olmasını istiyodum. ama sonra vazgeçtim. bi anı yada bi kompozisyonde değil bu. bu tamamen bi insanı en önemlisi bi dostu anmanın en kısa yolu. bundan sonrada yazıcam Kağana mutlaka. ve bunu okuyosan eğer sen sen ol "Asla Rüzgara Karşı İşeme"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder